Ingiltere'de çocuk olmak
Ingilterede çocuk olmak Türkiyede çocuk olmakdan çok farklıydı. Bu postumda size hem kendi çocukluğumu anlatmak istiyorum, hemde hayatımda çok özel bir yeri olan bir insandan bahsetmek istiyorum.
Bunları yazarken kendimi çok yaşlı hissettiğimi belirtmek isterim.
Türkiyedeki çocukluğum hakkında çok net hatıralarım yok aslında. İlk hatıralarım Kayseriden, sitede arkadaşlarım vardı, inip oynardım. 4-5 yaşındaydım ama öyle inattımki annem mecburen gönderirdi aşağa. Ozamanki kaç tane arkadaşını hatırlıyorsun derseniz, çok sınırlı sayıda. Sanki çoğu erkekti, yada ben öyle hatırlıyorum. Bir tane kızı hatırlıyorum, onun ismide Bilge idi, sanırım bisiklet sürerdik küçükken. Baya mutluydum çünkü çevrem çocuk kaynıyordu, bir tane amca vardı, ismini bilmediğim şu aleti getirirdi (resim aşağda) sitenin önüne. Ona binerdik çok iyi hatırlıyorum. 2000liler bunu bilmez :)
Istanbula gelince, anasınıfı hatıralarım var tabikide onları zaten bir kaç postumda anlattım. Yine sitede çok arkadaşım vardı, ama şimdi hepsini unuttum. Bir de kuzenlerim (öz kuzenlerim değiller ama benim için bir farkları yok onlardan) vardı. Elif ve Abdul, Işıkhan kardeşleri. Ilk tanışmamızı hiç hatırlamıyorum, Elifin bana söylediği şekilde aktaracağım. Ben herzamanki gibi aşağıda oynarken bize gelmişler, ve biz aslında apartmanın önünde karşılaşmışız. Beni sevmişler ama daha aslında akraba olduğumuzu bilmiyorlar, sadece apartmandan bir çocuk sanıyorlar. Neyse bizde asansöre binip, aynı kata, aynı kapıya varınca anlaşıldı durum. Meğersem ben onların akrabasıymışım. Dediğim gibi bunları ben hiç hatırlamıyorum ozamanlar 5 yaşındaydım. Istanbuldayken Eliflere gittiğimi hatırlıyorum, evleri dubleks olduğu için ve ben küçükken hiç dubleks ev görmediğim için çok garibime giderdi. Ve ben o evi ve içini, ve o meşhur salıncağı hiç unutmadım.
Ingiltere'ye taşındıktan sonra site hayatı bitmişti, çünkü burda evler sıra halindedir ve hepsi dubleksdir. Yani apartmanda kalmamıştı. Böyle olunca komşulukda yok oluyor, yani anlayacağınız hep evdeydim. Şunu eklemeden geçemeyeceğim, burda komşuluk gerçekten yok. Birbirine yemek vermek yoktur, bazılarının ismini bile bilmezsin. Garip bir ülke.
Kardeşimle çok oynardım, resimler çizerdim, ingilizce öğrenmek için televizyon izlerdim. Gerçekten Ingilterede çocukluğumun ilk yılı böyle geçti. Sonra 2004 ve 2005 yıllarında çocukların bol olduğu bir mahalleye taşındık, burdada 2-3 tane arkadaş edindim. Annem bazı günler dışarı çıkıp oynamama izin verirdi, ama burası Türkiye kadar güvenli olmadığı için geç saatlere kadar dışarda kalamazdım.
(Tabikide kendi sokağımın resmini paylaşmam - birisi bulur falan mazallah)
Neyse, gelelim 2006 yılına. MSN'nin çıktığı yıl. Babam bana hala kullanmakta olduğum ilk hotmail hesabımı açtı ve ben MSN sayesinde tekrar Elifle görüşebildim. (Bu arada Elif dediğime bakmayın, kendisi benden 4 yaş büyüktür, ablamdır.) Bütün kuzenlerimle MSN sayesinde görüştüm, konuştum. MSN olmasaydı kuzenlerimle arkadaşlığım veya yakınlığım olmazdı. Çok ciddiyim, gurbette yaşamanın hasarlarından biridir bu. Çocuk ailesinden uzakta büyüdüğü için yakınlaşmakta zorluk çeker. Ve bu hasarı tamir etmek çok zordur, kendi arkadaşlarımdan biliyorum. Benim kadar kuzenleriyle görüşen gurbette olan arkadaşım yok sanırım.
Elif ve Abdul'le çok konuşurduk MSN'den. Saatlerce görüntülü konuştuğumuzu bilirim, hatta MSN'de karşılıklı oyun oynanabiliyordu. Bizde ya mayın patlatma oyunu oynardık, yada Da vinci'nin şifresini çözerdik (MSNciler neyden bahsettiğimi iyi bilir). Çok saçma konular konuşurduk, bazen görüntülü arama yapıp Kurtlar Vadisi hakkında kavga ederdik. Ben iğrenç olduğunu iddia ederdim, onlarda habire savunurlardı. Her görüşmede annelerimiz gelip konuşmamızı bölüp kendileri konuşurdu.
Yani gördüğüm sevgi ve şefkat hep sosyal medya tarafından gerçekleşti. Okadar mesafeye rağmen Elif hiç uzaklaşmadı benden. Biz hep yakın kaldık birbirimize, son 13 yılda onu 1 defa gördüm ama en yakınımdır. Daima arkamdadır, beni koruyup kollar, bide benden daha fazla cadı olduğu için taş altında kalır ama laf altında kalmaz - birisi bana bir kötülük yapsa doğduğuna pişman eder :)
Yürekler bir olunca mesafeler bir hiçtir derken çok samimiyim. Bir mesajımdan beni çözebilen tek insandır Elif, ve biz hasret kalsakta birbirimize aslında hep yanyanayız.
Hz. Mevlana'nın en sevdiğim sözüyle bitirmek istiyorum bu postu:
"Dediler ki: gözden ırak olan gönüldende ırak olur.
Dedim ki: gönüle giren gözden ırak olsa ne olur."
Can bildiğim Allah'a emanetsiniz güzel insanlar...
Canimin ici ay cok duygulandim kardesim benim seni cok seviyorum 😘
YanıtlaSil