Anladım

Herşeyi değiştiren Türkiye ziyaretim.. 

Merhabalar! 
Uzun aradan sonra tekrar yazıyorum. Türkiyedeyken pek yazma fırsatım olmadı, olduğundada ben yazmak istemedim. Çok düşündüm hislerimi ve düşüncelerimi nasıl kelimelere sığdıracağım diye. Ne yazarsam yazayım kendimi tam olarak anlatamayacağımdan eminim, ama azıcık fikriniz olsun diye bir kaç şey paylaşacağım.

Her yıl ziyaret ettiğim vatanımda çok farklı şeyler hissettim bu sefer. Küçükken, Türkiyeye gitmek için şafak sayardım, 200 gün kala saymaya başlardım. Hergün kuzenlerime ve arkadaşlarıma kaç gün kaldığını söylerdim. Bu sene 12 gün kala saymaya başladım. 
Öyle bir heyecanla giderdimki hava alanına, Manchester Hava Limanında asansöre bindiğim an dizlerim titredi. Heyecan yapardım, kalbim yerinden çıkacak gibi olurdu. 
Ama bu yıl böyle olmadı. 
Artık çocuk değilim. 
Normal bi şekilde gittim hava alanına aldım biletimi bindim uçağıma. Adanada indim gittim Mersine. Bu 9-10 saatlik sürede içimde hiç bir kıpırtı yoktu. 
En sevindiğim an ailemi gördüğüm an oldu.
Eskiden, çok eskiden, Istanbul Atatürk hava limanında Turkcell cellocanlarının reklamları olurdu. Onu gördüğüm an sevinçten uçuyordum. Sonunda! Sonunda Türkiyeye ait reklamlar! 
Bu sene? Arminenin reklamını gördüm, yapıştırmışlar bir süslümanı duvara, "moda" diye tanıtıyorlar tesettürü. Tiksindim açıkçası. 

Sonra bayram oldu. Türkiyedeki ilk bayramım. Arife günü ikindi namazından sonra mezarlığa gidilir ve vefat edenler ziyaret edilirmiş. Bunu hiç bilmiyordum. Hem ömrümde hiç göremediğim dedemi hemde Özgecan Aslan'ı ziyaret ettim. Özgecanın maruz kaldığı bu elim hadise beni çok derinden etkilemişti bu yüzden bir nebzede olsa beni rahatlatacağını düşündüğümden dolayı onu ziyaret etme gereğini hissettim. Özgecanı ziyaret ederek üzerime düşen görevi yerine getirdiğimi düşünüyorum. Allah ailesine sabır versin, rahmet eylesin. 

Mezarlıkta iki küçük kuzenimle yürürken yanımızdan geçen herkes şekerler & çikolatalar veriyordu. Çocukların cepleri şekerle dolmuştu. Açıkçası ben çok garip karşıladım bu durumu. Mezarlıktasın, öteki dünyaya göç etmiş insanları ziyaret ediyorsun dua ediyorsun, ve insanlar çocuğuna şeker veriyor. Gerçekten düşününce biraz mantıksız ve garip bir durum olduğunu anlayabilirsiniz. Ama demekki burda adet buymuş, saygı duymak lazım. 

Bundan sonrada bakış açımı tamamen değiştiren geceyi yaşadım. 
15 Temmuz 2016. Siyasi açısı beni ilgilendirmiyor ve zaten bunu blogumda yazmam. Herkesin siyasi görüşü kendisine özel, herkese saygı duyarım. 
Ama o gece korktum. Korkumdan ağladım. Nedenmi? Aklımda sadece Ingilterede olan babam vardı. Onu asla, bir daha asla göremeyeceğimi düşündüm. Hava limanları açılmaz sandım, biz geri dönemeyeceğiz sandım. O gece ona veda mesajı bile attım. Helallik istedim ondan. "Abartma Beyza" diyenleri duyuyorum. Ben abartmadım. Dünya kötü bir yer, ve her an beklenmedik birşey olabilir. Belki hava alanları asla açılmayacaktı, yada belki ben ölecektim. Belki babamsız yaşayacaktım. Ingilterede hep isyan ederdim, "keşke bişey olsada Türkiyeye gitsek ve bidaha dönmesek" diye. O gece aklıma bu isyanım geldi, ve kendi kendime dedimki bidaha dönemeyeceğim. Hava limanları açılmayacak, burda kalmak zorunda olacağım. Size saçma gelebilir ama ben böyle düşündüm, ve çok korktum. Ben babasına düşkün bir kızım, babam benim ilk aşkımdır, onu görmeme düşüncesi beni benden aldı. Anladımki, herşeyin en güzelini en mübarek şeklini istemek lazım. 
Ve anladımki, bir kız kendisini sadece babasının yanında güvende hissedebilir. Hiç bir erkek babasının yerini tutamaz. 

Tek isteğim vatanımın rahat olması. Allahım o güzel vatanı korusun. Hala dualarımda yeri var Türkiyemin. 

Bir kaç şey daha anlatmadan geçemeyeceğim. 
Türk insanı kaba. 
Bu tartışılmaz. 
Alışveriştesin, sokaktasın, yada her nerdeysen, birisi sana yanlışlıkla vuruyor yada eli değiyor. Her neyse, insan özür diler. Yani biz ingilterede böyleyiz. Birisine istem dışı bir hareket yaptığımız takdirde hemen özür dileriz, iyimisiniz diyede sorarız. Ama türkler sadece tip tip bakıyor. Ya kardeşim, saygısızlığında sınırı vardır! Bir özür dilemek çokmu zor?! 
Herkes birbirine tip tip bakarak yürüyor. Kimse kimseye gülümsemiyor. Bununda farkına vardım. Herkes kapışıyor, kim daha güzel olacak, kim daha zengin olacak vs vs. Ingilterede herkes güler yüzlüdür. Hiç tanımadığınız insanlar sanki 40 yıllık dostunuzmuş gibi gülümser size. 
Medeniyet denilen şey tam olarakda budur bence.

Birgün Ingiltereyi bukadar savunacağım aklıma bile gelmezdi. "Beyza sen Ingiltereyi yerden yere vuruyordun, ne oldu?" 
Ne mi oldu? 
Tamam ırkçılık oluyor arada sırada (yılda en fazla 2-3 defa, ki bu ırkçılığı ben türkiyede suriyelilere karşı yapıldığınıda gördüm. Irkçılık her yerde varmış bunuda anladım.) ama burda yaşam daha rahatmış. 

Ben buranın değerini bilememişim. Başörtüme karışan yok, okulda namazımı kılıyorum abdestimi alıyorum - hemde kliseye ait olan bir lisede okumama rağmen yapabiliyordum bunları. Birde en sevdiğim şey ne biliyormusunuz? Saygı. Herkes saygılı. Özellikle siyasi görüşlere karşı. Burda komünist ve faşist arkadaş olabiliyor. Türkiyede imkansız. Ama ingilterede gerçekten öyle. Görüşlere daima saygı var. Ben bir ateistle çok yakın arkadaş olabiliyorsam medeniyet budur. 

Ne mi öğrendim?
Hep çok büyük konuşuyormuşum. Şükretmeyi bilmeliymişim. 

Şubat ayında üniversiteyi ingilterede okuyacağım kesinleştiğinde çok isyan ettim, çok üzüldüm. Üstünden 6 ay geçmeden şükrettim. Ben bu yıl Türkiyeye tek başıma okumaya gitseydim dayanamazdım. O kültür şokunu bu yaşta kaldıramazdım. Anladımki biraz daha büyümem lazım, ancak o zaman Türkiyede yaşayabilecek kadar olgun ve güçlü olabilirim. 

"Fe inne meal usri yüsra" (İnşirah suresi / 5) - Her zorlukta bir kolaylık vardır. Her şerde bir hayır vardır. Aylar sonra görülür bu hayır bazen, ama elbette hayır vardır. Bir kez daha gösterdi bunu bana hayat. 

İlk defa Türkiyemde kendimi bukadar yabancı hissettim ve ilk defa bukadar eleştirdim. Ama ben daima gerçekleri savunuyorum, bunları yazma gereği duydum. 

Bu yaşıma kadar Türkiyeye sadece bir yüzeyden bakmışım. Bu yüzeyin altı derinmiş. Okadar derinmişki kaybolabilirmişim. Derinliğe indikçe anladımki benim Türkiyeme dönüş vaktim daha gelmemiş. Ben Ingiltereye fazlasıyla alışmışım, ve eğer farklı bir açıdan baksaymışım burdaki hayatımı eleştirmezmişim ve hep şükredermişim. 

Anladım. 
Baban varsa dünyanın neresinde olursan ol orası sana vatandır. 
Anladım. 
Annen, Baban ve Kardeşin yetermiş. 
Anladım. 
Hayat bir imtihanmış. Hayırlar sonra belli edermiş kendisini. 
Anladım. 
Ben daha küçükmüşüm, ve burda şimdilik daha mutlu olacakmışım. 

Can bildiğim Allah'a emanetsiniz güzel insanlar..

Yorumlar

  1. Giderek çok daha güzel oluyor yazılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, bu görüşünüze çok sevindim :)
      -Beyza

      Sil

Yorum Gönder

Eleştiri, öneri, tavsiye ve genel yorumlarınızı bekliyorum : )
-Beyza

Popüler Yayınlar